17 Ağustos 2009 Pazartesi

Hayat Dersi

Çok şeye sahip olmak olanaksız değildir, ama saati bir tane olan kişi vaktini çok iyi bilir, iki tane olan her zaman kuşkulanır.

9 Ağustos 2009 Pazar

Yaşamda Baltayı Bilemek..

İki arkadaş, bir ormanda ağaç kesiyorlardı. Birincisi sabahları erkenden kalkıyor, ağaçları kesmeye başlıyor, bir ağacı devirir devirmez, hemen ötekini kesmeye başlıyordu. Dinlenmek bir yana, öğle yemeği için bile kendine zaman ayırmıyordu. Akşamları ise, arkadaşı eve döndükten sonra da çalışmasını sürdürüyor, ondan birkaç saat sonra evine dönüyordu.

İkinci adam, ağaç keserken zaman zaman dinleniyordu. Akşam hava kararmaya başladığında ise, daha fazla çalışmaya gerek duymuyor, gecenin karanlığı bastırmadan evine dönüyordu. İkisi de çalışmalarını bir hafta bu biçimde sürdürdükten sonra, ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başladılar.

Sonuç, ikinci adam için değil ama, birinci adam için çok şaşırtıcı çıktı. Çünkü arkadaşı, kendisinden daha çok ağaç kesmişti.

Birinci adam öfkelenerek "Nasıl olabilir bu, böyle?" dedi. "Ben senden daha çok çalıştım. Senden daha erken başladım işe, senden daha geç döndüm eve Üstelik, günboyu sen durup durup keyfine bakarken, ben soluk almaksızın sürdürdüm çalışmamı Nasıl oluyor da, sen benden daha çok ağaç kesebiliyorsun?"

İkinci adam, öfkeli arkadaşını gülümsemeyle yanıtladı:

"Ortada anlaşılmayacak birşey yok ki" dedi. "Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinleniyor, bu arada da bir yandan baltamı biliyordum. İnsanın baltası keskin olunca, daha az çabayla kesebiliyor ağaçları"

Kişisel yaşantımızda "baltamızı bilemek", kendimizi geliştirmemizdir. Dış dünyanın koşuşturmacaları arasında kendimize zaman ayırıp, kısaca da olsa, yaşamımızı gözden geçirmemiz, bizi günün ilerideki saatlerinde daha güçlü ve daha etkin yapacaktır. Çünkü bu süre içinde kendimizi daha iyi tanıyabilme olanağına sahip olabileceğiz ve Eksik ya da zayıf bulduğumuz yanlarımızı tamamlayıp, geliştirebileceğiz. Kendimize zaman ayırmak, kişiliğimizin güçlenmesi için "olmazsa olmaz" bir koşuldur.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Yaşamında "Doğru Kişiyi" Tanıyabilmek

Belki doğru insanla tanışmadan önce yanlış insanlarla tanışmamız gerektiği doğrudur. Böylelikle en sonunda doğru insanla tanıştığımız zaman bunu bir armağan olarak kabullenmeyi ve değerini bilmeyi öğrenebiliriz.

Kaybedene dek neye sahip olduğumuzun değerinin ayırdında olamadığımız belki de doğrudur. Fakat başka bir doğru daha var: Ona sahip olmadan, onsuzluğun bir eksiklik olduğunu nasıl bilebiliriz?

Özel bir kişiye âşık olmak, yalnızca birkaç dakika, hoşlanmak bir saat, sevmek bir gün alır. Fakat ya özel biri kişiyi unutmak? Bir ömür boyu süre gerekmez mi, o özel kişiyi unutabilmek için?
Kalbinde bir gülümseme oluşturacak değeri taşıyabileni bul. Yaşamında birini çok özlediğin zaman onu düşlerinden çıkarıp gerçekten kucaklamak istediğin anlar olur.

Sınırlara aldırmaksızın düşler kur… Nereye gitmeyi düşlüyorsan, çekinme, git o gitmeyi düşlediğin yere. Gidemiyorsan, düşlerinde git. Çünkü senin yalnızca tek yaşamın olacak ve o tek yaşamın, tüm bunları yapabilmen için tek olanağın olacak.